1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. Güncel
  4. Yörüklerin renkli dünyasına yolculuk

Yörüklerin renkli dünyasına yolculuk

Muğla’nın Çomakdağ köyü 500 yıl önce kurulmasına rağmen hala yaşattıkları gelenekleriyle yerli yabancı turistlerin ilgi odağı. Köy, renkli evleri, kadınlarının süslü kıyafetleri, taş mimarisi ve düğünleriyle özellikle fotoğraf sanatçılarının gözdesi.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
Muğla'nın Milas İlçesi'ne 35 km uzaklıktaki Beşparmak Dağları'nın tepelerinde 500 yıl önce kurulan ve şu an yaklaşık 300 hane olan Yörük köyü Çomakdağ'da, o gün bugündür gelenekler yaşatılıyor. Güne başlarına çiçek takarak başlayan kadınlar, yöresel kıyafetleri ile yaşamlarını sürdürüyorlar.   Özgün yapısını koruyabilmiş ender yerlerden biri olan Çomakdağ Köyü, tarihi taş evleri ile de Ege'de kültür turizminin en çok ilgi gören köyleri arasında ki yerini aldı. Çomakdağlı kadınlar, köyü ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Çomakdağ sakinleri, yöresel mimariyi yansıtan evlerinde rengârenk kıyafetleriyle, köye özel düzenlenen foto safariye katılan sanatçılara poz veriyor. HER SÜSÜN ANLAMI VAR Çomakdağ kadınları baş, vücut ve ayaklarına çok değişik giysi ve takılar takıyor. Baş kısmına desenli pazen türü kumaştan yapılan, üstten büzülerek takılan ve adına "taka" denilen başlığın altına gelen ön kısmına sık bir şekilde 30 tane 10'luk altın diziliyor. Takanın iki ucundan tutturularak çene altından geçirilen "Sakındırak" adı verilen ince bez bandın üzeri ipek veya boncuk işlemeli. Bu tür baş bezemeye yörede "Tura" deniliyor. Yeni evlenenlerde, takanın üst kısmından aşağıya doğru önden görünecek şekilde, 15 sıra açık kahverengi boncuklar bir dizi halinde sarkıtılıyor. Boncukların uç kısımlarına ise 20'lik altınlar takılıyor. Bu bezemenin adı da "askı." Tura ile birlikte birleştirildiğinde "askılı tura" adını alıyor. Evlendikten yaklaşık bir yıl sonra askılar çıkartılıp sadece tura kullanılıyor. Takanın üstüne, askı ve turalar dışta kalacak şekilde kırmızı bordo renginde ipek krepten bir bant sarılır ve bu bandın adına "kollu" deniliyor. Başın tamamı yerli ipek dokumadan yapılan ve "Çemperi" denilen bir örtü ile kapatılıyor. Örtünün uç kısımları kısa saçaklı. Çemperi'nin uç kısımları başın üstünden bağlanarak kulaklar dışarda bırakılırsa, bu tip bağlamaya yörede "çetebaşı" adı veriliyor. Başlara her türlü bezemeden sonra başın muhtelif yerlerine mevsim çiçekleri fesleğen, mor-sarı çiçekler ile zeytin dalı gibi bitkiler takılıyor. EVLERİ DE SANAT ESERİ Çomakdağlı kadınların kıyafetleri kadar köydeki evler kendine has mimari bir üslup taşıyor. Taştan yapılan ama çimento kullanılmadan örülen duvarlarda killi derz harcı kullanılmış. Sanat eseri niteliğinde olan Çomakdağ evlerinin bacaları da estetik görünüşleriyle ilgi çekiyor. Yöreye özgü kayrak taşından yapılan baca tepelerinde yarım ay ya da kartal başı şeklinde figürler yer alıyor. Çomakdağ'da evlerden önce duvarlarla çevrili bahçeye, yöredeki adıyla 'hayat'a giriliyor, sonra da ahşap bir merdivenle üst kattaki önü açık, ahşap sundurmaya ulaşılıyor. Günümüzde veranda olarak tanımlanan, kadınların toplandığı, yemek hazırladığı, misafirlerini ağırladığı, dikiş diktiği, kanaviçe işlediği bu alanın Çomakdağ köylerindeki adı ise 'ayazlık' olarak geçiyor. Evlerin dış görünüşleri kadar içleri de oldukça renkli ve etkileyicidir. Tavan süslemeleri ve kapılar ahşap oyma sanatının örnekleriyle dolu. DÜĞÜNLERİ 4 GÜN SÜRÜYOR Çomakdağ'ın 4 gün süren düğünleri de dillere destan durumda. Düğüne davet için komşulara ve akrabalara Okuntu denilen havlu, gömlek, mendil, şapka, ayakkabı gibi hediyeler gönderilirken damat evine bayrak asılıyor. Düğünlerin ilk günü misafirlere dibekte buğday dövülerek keşkek hazırlanıyor, erkekler zeybek oyunları oynuyor. Akşam gelin evine nişan bohçası getirilip, altın takılıyor. İkinci gün gelinin köyde gezdirildiği hamam gezmesi, gelin evinde kına gecesi yapılırken, damat evi ise oğlan dolandırması ile eğleniyor. Üçüncü gün şeker paralama sonrasında damat ve yakınları bayrakla gelin evine giderek davul zurna eşliğinde aldıkları gelini at üzerinde köyde dolaştırıp damat evine getiriyor. Eve girerken kapı eşiğine yağ ve bal sürülüyor, düğüne gelenlerde zeybek oyunları oynayarak eğleniyor. Dördüncü gün duvak eğlencesi ile gelinin akrabalarına hediyeler verilip, damat evinde yenilen yemek ve eğlence ile düğün sona eriyor.   (FERDİ YAVUZ/YENİ ASIR)

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz