CHP ve muhalefetin çıkmazları

Seçimden sonra muhalefette sular bir türlü durulmuyor, durulacak gibi de değil. CHP seçmeninden yükselen Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin veya etmesin ikilemi, partiye küskün bir grubun iyice belirginleşmesi/ sayıca artması ve İmamoğlu’nun içinde bulunduğu kıskaç gündemin ana maddelerini oluşturuyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti seçmeninden ve partideki muhalif isimlerden gelen değişim çağrısına kulaklarını tıkadığı aşikar, Türk siyasi tarihinin en önemli seçimleri olarak nitelendirdiği seçimde aldığı yenilgiyi de ağır bir yenilgi tablosu olarak görmediğini hepimiz ne yazık ki biliyoruz. Peki bu gerçekten bir yenilgi değil mi? Dışardan bilinçsiz bir gözle seçim sonuçlarını okuduğumuzda Tayyip Erdoğan’dan sadece %4’e yakın bir oy oranında az oy aldığını dile getirebilir, Kılıçdaroğlu’na hak verebiliriz fakat ne yazık ki bu gözlem gerçekçi olmaktan olabildiğince uzak. Ekmeleddin İhsanoğlu, Muharrem İnce adaylıklarında da Kürt seçmenin oyunu topladığımızda muhalefet; 3 dönemdir hep Erdoğan’ın arkasında aynı oy oranı ile kalıyor ve üstelik aynı zamanda milletvekili seçimlerinde de CHP’nin oyunu sadece %2 oranında arttırması / diğer küçük partilere 40’a yakın milletvekilliği bahşetmesi de tablonun hezimetini ortaya koyuyor. Peki Kılıçdaroğlu ne yaptı bu sonuçlar karşısında? Öncelikle, seçim sırasında ve sonrasında kamuoyunu yeterince bilgilendirmemesi ve alelade bir seçim kaybedilmiş gibi biz burdayız açıklamaları yapması kendisinin muhalif seçmende kredisini kaybetmesine neden oldu.Peki MYK ve danışmanların istifası ne derecede bu kredinin tekrar  kazanılmasını sağlar, pek sağlamaz gibi gözüküyor. Çünkü; Özkoç gibi parti örgütünde tecrübesi bulunmayan bir isimin baş danışman ve parti örgütlenmesinin başına getirilmesi, bir çok çevre tarafından kabul görmedi. Ayrıca, Tuncay Özkan isimi artık CHP nezdinde yıpranmış ve insanlarda karşılığı olmayan bir isim bu isimle Kılıçdaroğlu’nun neden bir türlü vedalaşamadığı merak konusu adeta. Yerel seçimlerde Özkan’a belediyelerin örgütlenmesinin verilmesinin planlanması CHP seçmeni tarafından kabul edilmeyecektir. CHP’nin Bülent Ecevit zamanında olduğu gibi çok ciddi bir yenilenmeye ve döngüsel devinime ihtiyacı var, bir çok kişi için umut; yaşı genç – kollarını sıvayan İmamoğlu, fakat İmamoğlu’nu da zor günler bekliyor. Kılıçdaroğlu’nun en az yerel seçimlere kadar koltuğu bırakacağı yok, kurultayda delege düzenini değiştirmeye gücü olmayan İmamoğlu içinse bu noktada CHP’de bayrağı üstlenme şansı neredeyse 0. AKP tarafında İmamoğlu’na yasal darbelerin gelmesi çok muhtemel, ve tek başına  bir siyasal hareket başlattığında ise otokratik ve kökleşmiş Erdoğan’a karşı şansı yok denecek kadar az. Batılı çoğulcu demokrasiyi örnek alan, en büyük seçim propagandası demokrasiyi yeniden ülkeye getirmek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu noktada İngiltere’deki İşçi Partisi örneğini okumaya davet ediyor, 12 seçimdir kaybeden bir siyasetçi olarak bunun 13.’sünün  78 yaşında olmamasını temenni ediyorum. ------------------------------------------ Cansu Ece Gökşin