1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. Güncel
  4. İzmir’in çocuk parklarında büyük tehlike: Buca’nın parklarındaki yüksek arsenik ve kanser riski bilimsel dergilerde

İzmir’in çocuk parklarında büyük tehlike: Buca’nın parklarındaki yüksek arsenik ve kanser riski bilimsel dergilerde

İzmir’in Buca ilçesindeki 28 çocuk parkında yapılan araştırmada kansorejen etkiye de sahip insan sağlığına zararlı elementler yüksek oranda bulundu. Çocuk parklarındaki kaplamaların doğal malzemelerle değiştirilmesi gerektiğini belirtildi

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete

EFSUN ERBALABAN YILMAZ/EGELİ GAZETE- Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Doçent Dr. Melik Kara ve Çevre Mühendisi Ayaçacan Kaya’nın araştırması İzmir’deki çocuk parklarındaki büyük tehlikeyi ortaya koydu. İzmir’in en kalabalık ilçesi olan 600 bin nüfusa sahip Buca’daki 28 çocuk parkında yapılan incelemelerde hem kanserojen hem de kanserojen olmayan ciddi riskler belirlendi. Başta çocuklar olmak üzere tüm insanların sağlığı için parklardaki kaplamaların doğal malzemelerle değiştirilmesi gerektiği belirtildi. 2023 yılı verilerine göre yapılan ve İzmir’deki büyük tehlikeyi ortaya çıkaran bu çalışma bilimsel dergilerde de yayınlanarak literatüre girdi.

BAŞTA ARSENİK OLMAK ÜZERE KANSERE NEDEN OLAN ELEMENT DEĞERİ İZMİR GENELİNDE YÜKSEK
Toplanan yüzey tozu örneklerinde çoğunlukla As ve Co düzeyinin yüksek belirlendiğinin vurgulandığı raporda şu bilgiler verildi:; “Çocuklarda yetişkinlere göre daha fazla sağlık riski oluşturması söz konusu olan Arsenik, solunum yolu tahribatına, mide bulantısına, kardiyovasküler rahatsızlıklara, ishale, cilt üzerinde olumsuz etkilere, hematopoetik ve gastrointestinal sistem hastalıklarına neden olmaktadır. Diğer taraftan kobalt ise, ciltte tahriş ve alerjiye, solunum yolu rahatsızlıklarına ve astıma sebep olabileceği gibi kalp, tiroit bezi, karaciğer ve böbrek gibi organları etkilemektedir Biyolojik olarak parçalanmayan ve toksik etkisi olan Pb, Cr, Mn, Ni, Cu, Zn, As, Cd gibi elementler insan sağlığı üzerinde etkili olabilmektedir. Bu elementler insan vücudundaki yağ dokularında birikerek merkezi sinir sistemini etkileyebilir ya da dolaşım sistemine girerek iç organlarımızda işleyiş bozukluklarına sebep olabilmektedirler. Ayrıca bu elementler DNA hasarına neden olarak, özellikle As, Cd, Cr elementleri, mutajenik ve kanserojen etkiler oluşturabilmektedirler.” 
Raporda, “Ağırlıklı olarak bu çalışmada kauçuk kaplamalı parklardan örnek toplandığı için Zn ve Ba kauçuğun özelliğinden dolayı neredeyse diğer tüm bölgelerden daha yüksek belirlenmiştir. Bir diğer yüksek ölçülen element ise As olmuştur. As tüm bölgelerde ölçülen seviyelerden daha yüksek ölçülmüş ve çalışma alanındaki parklar arasından da değişim göstermemiştir. Bu durum İzmir genelinde yüzey tozunda arsenik düzeylerinin yüksek olması ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca bölgede yapılan diğer çevresel ortamlardaki çalışmalarda da arsenik konsantrasyonlarının yüksek olduğu belirlenmiştir. IARC (Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı) tarafından tanımlanan sınıflandırma gruplarına göre arsenik (As), nikel (Ni), kadmiyum (Cd), krom (Cr) ve bunların bileşikleri sınıf I kanserojen elementlerdir” ifadeleri dikkat çekti.

TOPLAM DEĞER SINIR DEĞERİN ÜZERİNDE
Çalışmada parklardan toplanan yüzey tozlarında ölçülen element konsantrasyonlarının ortalamasının %95 güven aralığının üst sınırı dikkate alınarak yüzey tozunun potansiyel sağlık riskleri için belirlendi. Tüm elementler dikkate alınarak hesaplanan toplam HI değeri sınır değerin üzerinde belirlenirken, her bir element tekil olarak sınır değeri aşmasa da en yüksek HI değerleri Co ve As için hesapladı. Diğer taraftan As için kanser riski seviyesi eşik değer aralığında belirlendi. Çalışmada, “Zn, As, Pb, Co, Mn, Ni, Mo, Cu, Sn, Sb, Se ve Cd insan sağlığı açısından potansiyel tehlikeli maddeler olarak belirlenmiştir. Bu elementlerin toksikolojik profillerine göre (US DOE, 2011; EPA, 2011a), hepsinin insanlar üzerinde toksikolojik sağlık etkileri vardır ve bazıları kanserojendir (Cd, Cr, Ni, As ve Pb hem kanserojen olmayan hem de kanserojen risklere neden olur” bilgileri verildi.

YUTULUYOR, SOLUNUYOR YA DA CİLDE YAPIYOR

Çalışmanın raporunda ayrıca şu önemli bilgiler de verildi: “Bu modele göre elementlere maruziyet potansiyel olarak üç yolla gerçekleşebilmektedir. Bu yollar; toz parçacıklarının doğrudan yutulması, havada süspansiyon haline gelmiş parçacıkların ağız ve burun yoluyla solunması ve açıkta kalan cilt yüzeylerine yapışan parçacıklardan elementlerin dermal yolla emilmesidir. Parametreler için literatür değerleri kullanılırken, maruziyet ile ilgili değerler için ise bölgesel olarak 2-12 yaş arası çocukların ortalama yılın 9 ayı ve maksimum günlük 6 saat zaman geçirdiği kabul edildi. Çocukların yaşam ve hareket alanları küçük ve kısıtlı alanlar olduğu için sürekli olarak aynı kirlilik seviyelerine maruz kalmaktadırlar. Ev dışındaki zamanlarının büyük bölümünü okullarda (ilkokul, anaokulu, kreş) veya bu alanlara yakın çocuk parklarında geçiren çocukların kirli yüzeylerle ve yüzey tozlarıyla temas etme riski daha yüksektir. Boylarının kısa olmasından dolayı zemine daha yakın olmaları, oyunları esnasında yüzey toprağını ve tozu sık sık el-ağız hareketleri ile yutmaları ve/veya yerle temas eden yiyecekleri yedikleri için önemli miktarda günlük element alımına maruz kalmaktadırlar.”

 

PARKLARDAKİ MALZEMELER DOĞAL OLANLARIYLA DEĞİŞTİRİLMELİ

Raporun sonuç bölümünde, “Bu çalışma hayatımızı kolaylaştıran bazı uygulamaların sağlık etkilerinin araştırılmasının ve özellikle küçük yaştaki çocukların sağlık açısından daha fazla etkilendiği spesifik kirletici emisyonlarının azaltılması yönünde önlemler alınmasının gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Çocukların uzun saatler geçirdiği ve oyun oynadığı çocuk parklarında kullanılan kaplama malzemelerinin doğal malzemelerle değiştirilmesi veya daha az emisyon yayan kaliteli malzemeler kullanılması oluşabilecek sağlık risklerini azaltacaktır. Diğer taraftan hızlı şehirleşme, nüfus artışı ve ekonomik gelişmelerden kaynaklanan elementler ve kalıcı organik kirleticiler gibi spesifik ve öncelikli kirleticilere yönelik sağlık risk değerlendirme çalışmaları halk sağlığının korunması amacıyla gerçekleştirilmelidir. Risk değerlendirme çalışmalarının sonuçlarına göre maruziyetin azaltılması için ihtiyati tedbirlerin ve kontrol stratejilerinin gerekli olup olmadığı konusunda da kararlar alınmalıdır” tavsiyelerinde bulundu.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz