Urla’nın CHP’li başkan aday adayı gazeteci Şen: En önemli projem katılımcılık ve şeffaflık, Urlalılar demokrasiyi özledi

https://www.youtube.com/watch?v=-4r-YKUoX7U&t=13s Yerel seçim heyecanı her geçen gün daha da artarken Urla Belediyesi CHP’li Başkan Aday Adayı gazeteci Seyfettin Şen Egeli TV’de katıldığı programda önemli açıklamalar yaptı. Şen, “Benim kafamda yazıya da döktüğüm 55 civarında projem var. Ama tüm bu projelerinde ötesinde öncelikle katılımcılığı ve şeffaflıkla birlikte sürdürülebilirliği yapmazsanız olmaz. Benim en önemli projem katılımcılık ve şeffaflıktır. Sosyal demokrat ilkeler kapsamında “sürdürülebilir belediyecilik” ilkesini de hayata geçireceğim. Esas Urla’da şu yapılması lazım. Katılımcılığı sağlayacaksınız Urla’yı sevenlerle birlikte” dedi. URLALILAR DEMOKRASİYİ ÖZLEDİ Şen şöyle konuştu: “Ben İl Genel Meclis üyesiyken köyleri, ayda iki ya da üç kez dolaşırdım. Artık “Gelme, bıktık” diyorlardı. Başkan olursam da “Gelme artık. Çok geliyorsun. Yeter” demeleri gerekir. Ben bu konuda iddialıyım. Sokakta dolaşan belediye başkanı ve meclis üyeleri olması lazım. Çünkü Urlalılar demokrasiyi özledi. Demokrasi tıkandı. Katılımcılık olmamış. İnsanlar derdini anlatamıyor. Belediye devlettir ama aynı zamanda yerel halktır. Belediyenin yıl sonu hesaplarını yerel basından, sosyal medyadan ve kentin çeşitli yerlerindeki panolardan gelirimiz ve giderimiz yayınlanacak. Gelirleri de giderleri orada görecekler. Nereye ne harcandığını halk bilecek. Ne yapıldığını da bilecek.” -Urla 2004’te yapılacak yerel seçimlerin en çok konuşulan ilçelerinden biri oldu. Belediye Başkanlığı için 48 aday var. Bu kadar çok aday olmasının sebebi nedir? Urla’nın 80-85 bin nüfusu var ama ne yazık ki kayyum ile yönetiliyor. Belediye başkanlığını kaymakam yapıyor. Görevdeki üçüncü kaymakam. Orada bir demokrasi tıkanıklığı var. İnsanlar onu görüyor. Belediye meclisi çalıştırmıyorlar. Meclisten bir belediye başkanı seçmemişler. Burada bir tıkanıklık var. Demokrasinin tıkandığı noktada orada insanların bir tepkisi ve hevesi oluyor. Urla 730 kilometrekare bir alan. Neredeyse Osmaniye, Yalova ve Kilis’in merkezi kadar yüz ölçümüne yakın bir yer. Bir de Urla’da yatay yerleşim alanı var. Doğal güzellikleri var. İzmir’in en uzun sahili var. Tarım bütün aktifliğiyle yaşıyor. Normal bir zamanda 180 bin olması gereken nüfus 70-80 binlerde. Bir kontrol var. Bir koruma güdüsü var. Sermayenin rant heveslisi olduğu bir bölge. Yani bir de bakıyorlar ki orayı kaymakam yönetiyor. Bir demokrasi açlığı var. Katılımcılık, şeffaflık açlığı var. İnsanlara ulaşma, insanların belediye ulaşma gibi bir özlemi var. İnsanlar da diyor ki ben de aday olurum, ben de yaparım diyor. Orada bir Urla’da yaşama faktörü, şartı olması lazım. Adayların yarısından fazlasının Urla ile hiçbir ilişkisi olmadığı, hatta 10-15 gün oradaki kamplara gelenlerin bile aday olduğu konuşuluyor. Bu duruma ne dersiniz? Ben Urla Bademler Köyündenim. Bademler Köyünden geldim. Orada doğdum. Adayların yarısını ben tanımıyorum. Diğer yarısının bir kısmını da milletvekili danışmanlığı yaptığım zaman, ya da CHP’de çeşitli görevler yaptığımda belediyelerde çalışmış ağabeylerimiz olduğunu biliyorum. Ama o ilçeden değil. Aday adaylarının yarısından fazlası 5 ya da 10 yıl önce gelmiştir. Evini almıştır oradan. Mahallesinde yaşamıştır. Hiç gelmemiş olanlar da var. Gelmiştir ama siyasetle ya da sivil toplum örgütleriyle hiç ilgilenmemiştir. Hem CHP’de görev yapmış, emek vermiş insanlar da var. Ya da Urla’nın göbeğinde yaşamış insanlar da var. Aday adayı rekoru Urla’da. Agası olanlar var. Dayısı olanlar var. URLA’NIN BADEMLER KÖYÜ’NDE DOĞDUM, YETİŞTİM, EVLENDİM, HALA DA ORADA YAŞIYORUM -Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Urla ile olan bağınız nedir? Bugüne kadar hangi görevlerde bulundunuz? -Ben 1974’te Urla Bademler Köyü’nde doğdum. Hala Bademler’de baba, dede evinde yaşıyorum. Türkiye’de İlk köy tiyatrosunun olduğu yerdir. Mahmut Türkmenoğlu gibi Urla’nın ilk bakanlarından, kooperatif ve köy kalkınmasını yapmış bir isim de Bademler Köyü’ndendir ve benim de akrabamdır. Çocuk oyuncakları müzemiz var. Kültür evimiz ve kütüphanemiz var. Burada saysam Bademleri akşama kadar bitiremem. Orada kültür ve sanat derneği başkanlığı da yaptım. Mahmut Türkenoğlu Vakfı, Tarımsal Kalkınma Kooperatifimizin ortaklığını da yaptım. Bütün ailem orada. Bademlerin göbeğinde yaşıyorum. 1933 yılında yapılan dede evinde yaşıyorum. Eşimi orada tavladım. Orada evlenme teklif ettim. Orada nişanlandım, orada evlendim. Eşim Zeytinalanlı, yönetmen olarak Bademlere gelmişti. Çocuklarımı da Bademler’de büyütüyorum. Ben Urla’da İl Genel ve Belediye Meclis üyeliğinin yanında 48 gün ilçe belediye başkanlığı da yaptım. 1992’de Demokrat İzmir Gazetesi’nde Urla’da muhabirlikle gazeteciliğe de başladım. 1995 yılında da Bülent Baratalı’nın çağrısı üzerine de rahmetli Yücel Özen’in Genel Müdür olduğu ÜRİT’e Basın Halkla İlişkiler ve Reklam sorumlusu oldum. 1997-1998’de Bülent Baratalı’nın İl Başkanlığı’na geçiş döneminde dediler ki “Sen yetiştin. Baratalı’nın Basın Danışmanısın” 1999’a kadar Bülent Baratalı ve Türkan Miçooğulları’nın Basın Danışmanlığını yaptım. Sonra Atila Sertel beni yetiştirdi. Basını, gazeteciliği, danışmanlığı uzmanından öğrendim. Atila Sertel’in sahibi olduğu Şehir ve Başkan Dergisi’nde görev yaptım. Şehir ve Başkan Dergisi Türkiye’de bütün belediyelerini inceleyen, Avrupa modellerini inceleyen ve dergiye taşıyan ve binin üzerinde belediyeye ulaştıran bir dergimizdi. Orada da çok şey öğrendik. Ben önce Trakya Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Seracılık Bölümünde okudum. Bademler’de kooperatif seraları vardı. Ona bir ilgim vardı. Ardından İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirdim. Şu anda da İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde okuyorum. Kendimi daha da geliştirmeye çalışıyorum. -Neden Belediye Başkanı olmak istiyorsunuz? Urlalara neler vaat ediyorsunuz? Urla’da 22 yıl Belediye Başkanı olarak görev yapmış Bülent Baratalı’nın bütün arşivini taramış, onunla 7-8 yıl birlikte çalışmış, bürokrat yetiştirmeyi iyi bilen halkın sevgilisi olmuş birinin yanında yetiştim. Narlıdere’de 12 yıl Basın Halkla İlişkiler Danışmanlığı yaptım Abdül Batur döneminde. Belediyecilikte marka olmuş bu iki uzman insanın şu özellikleri var: Sen gazetecisin, kenarda dur demediler bana. Bürokrasinin, sosyal belediyeciliğin içine soktular. Herhangi bir hizmeti uygularken basın danışmanın da özel kalem gibi yanlarında birebir uygulamaya soktular. Ben 15 Mart’ta emekli oldum. Eşim de söyledi, ben de gördüm ki beynim hep belediyecilikle meşgul. Çevrem de aynı şeyi söyledi. Otomatik konuşmalarım, beynim belediyeciliğe gidiyor. Bir hata görüyorum, ya da bir şey yapılması lazım. Şu anda Urla’da belediye başkanı olan Kaymakam ne kadar halkla iç içe olsa da sonuçta bir devlet tarafı ve bir atama tarafı var. Dolaşan kaymakamlarımız oldu ama sonuçta bir seçilmişlik yok. Bir vatandaş örneğin sanayiden birisi gidip Kaymakama “Benim asfaltımı yapamadın ya da benim çöpler toplanmıyor” diyemez. O Kaymakamdır çünkü. O Devletin uç beyidir. Ama sen meclis üyesini, seçilmiş başkanı yakalarsın hele de biraz da katılımcılık ve şeffaflık varsa yazarsın, çizersin, sertleşebilirsin. Diyalog kurabilirsin. EN ÖNEMLİ PROJEM KATILIMCILIK VE ŞEFFAFLIK -Partiniz aday gösterirse ve kazanırsanız Urla’da neler yapmayı düşünüyorsunuz? Benim kafamda yazıya da döktüğüm 55 civarında projem var. Kent Senatosu toplantısında da bunlara eklemeler oldu. Belediye halka doğumdan mezara kadar hizmet veren bir kurum. Ama tüm bu projelerinde ötesinde öncelikle katılımcılığı ve şeffaflıkla birlikte sürdürülebilirliği yapmazsanız olmaz. Benim en önemli projem katılımcılık ve şeffaflıktır. Sosyal demokrat ilkeler kapsamında “sürdürülebilir belediyecilik” ilkesini de hayata geçireceğim. Esas Urla’da şu yapılması lazım. Katılımcılığı sağlayacaksınız Urla’yı sevenlerle birlikte. Şeffaflık da hesap verilebilirliktir. Belediye Meclisi kararlarını yerel gazetelerden yayınlayacağız. Ayrıca meclisi canlı olarak da yayınlayacağız. Encümene görüştüğü konuyla ilgili Kent Senatosu Başkanı her toplantıya gelecek. Ama ziraatla ilgili bir konu görüşülüyorsa Ziraat Odası Başkanı’na “Buyur kardeşim. Senin burada yerin hazır. Görüş bildir” diyeceksiniz. Belediye meclisinin yanında encümen toplantılarına da çağıracaksın. Ayrıca belediyenin Whatsapp hattını çok aktif hale getireceğiz. Urla’da yaşayanlar sokakta bir eksikliği görüp iki kare fotoğraf çekip attıkları zaman hemen belediye ekipleri müdahale edecek. Bu Whatsapp mesajları başkanın mesajında olur. Görevlendirme ilgili birime yapılır. Sonuç alınıp alınmadığını başkan kontrol eder. Alınmadıysa müdahale eder. URLALILAR DEMOKRASİYİ ÖZLEDİ Ben İl Genel Meclis üyesiyken köyleri, ayda iki ya da üç kez dolaşırdım. Artık “Gelme, bıktık” diyorlardı. Başkan olursam da “Gelme artık. Çok geliyorsun. Yeter” demeleri gerekir. Ben bu konuda iddialıyım. Sokakta dolaşan belediye başkanı ve meclis üyeleri olması lazım. Çünkü Urla demokrasiyi özledi. Demokrasi tıkandı. Katılımcılık olmamış. İnsanlar derdini anlatamıyor. Belediye devlettir ama aynı zamanda yerel halktır. Belediyenin yıl sonu hesaplarını yerel basından, sosyal medyadan ve kentin çeşitli yerlerindeki panolardan gelirimiz ve giderimiz yayınlanacak. Gelirleri de giderleri orada görecekler. Nereye ne harcandığını halk bilecek. Ne yapıldığını da bilecek. KANALİZASYONU OLMAYAN YERLER VAR -Fiziki alanda Urla’da yapılması gerekenler neler? Urla’nın özellikle merkezde trafik ve park sorunu var. Bu sorunu Büyükşehir Belediyesiyle koordineli şekilde çözmemiz gerekiyor. Hemen müdahale etmemiz lazım. Çarşı ve Meydan’da trafik sorununu bir şekilde çözmemiz şart. Oradaki otopark sorunu da yine Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çözülmeli. Halkın ve esnafın da hassasiyetlerini göz önüne alarak orayla ilgili proje üreteceğiz. Ne yazık ki Urla’da hala kanalizasyonsuz yerler var. Hala arıtmasız yerler var. Ayrıştırma tesisi yapılması lazım. Sokaklarda temizlikle ilgili problem var. Temizlik İşleri Müdürü de arkadaşım. Çözüm için Narlıdere Belediyesinde yaptığımızın daha kapsamlısını Urla’da hayata geçireceğiz. Temizlik timleri kuracağız. 10-12 kişilik temizlik timleri kurup başlayacağız. Belediye başkanı görecek. Zaten insanlar psikolojik olarak temiz yere çöp atmazlar. -Urla bir de Kültür kenti asırlardır. Kültürel konularda Urla’da neler yapılabilir? Urla’da kültürel malzeme o kadar çok ki. 4 bin yıllık bir yerleşim tarihi ve kültürü var. Necati Cumalı, Tanju Okan, Seferis Urlalı. Taasuphane, Bizans’tan gelen kalıntılar. O kadar çok ki. Hangi birini sayayım. Bir de son yılların gözde sektörü Gastrnomi var. Ulusal ve Uluslararası dokuya uygun, damıtılmış, her köye, 37 mahalleye yayarak çök güzel etkinlikler yapılabilir. Festival, şenlik ve ses getirecek etkinlikler yapılabilir. -Urla’nın bir algısı var. Sanki İzmir’den kopmuş gitmiş, çok zenginlerin yaşadığı bir yer gibi görülüyor. Nereyse “fakirler giremez” gibi tabela asılacak bir yer algısı var. Urla’da orta ve dar gelirlilerin de hoş vakit geçirmesi için imkanlar yaratılabilir mi? İşte orada sosyal belediyecilik anlayışı devreye girecek. Belediye denge sağlamak için URİT kafeleri devreye girecek. Urla öyle güzel bir yer ki, Türkmeni, Romanı, Boşnağı, Arnavut’u, Kürdü, alevisi, sunnisi, Hristiyanı, Yahudisi, zengini, fakiri o kadar güzel ahenkle yaşıyor ki. Komşu bir selam verir sabahları içiniz ısınır. Urla’da sabah herkes birbirine “günaydın” der. Onun kökeninin ne olduğu ya da neye inandığı hiç önemli değildir. Evet fakir ya da zengin mahalleri var. Ama birbirine ahenklidir. Kimse kimseye ters bakmaz. Öyle bir kavga hiç duyulmamıştır. Kültür ya da ekonomik farklılıktan dolayı hiç zıtlık da yoktur. Urla halkı o kadar güzle bir halktır ki. Urla’da o ahengi, o coşkuyu arttırdığında, insanlar belediyeye güven duyduğu zaman nice projeler yapılır.